Öncelikle bilmelisiniz ki düzenli bir yaşam, dengeli beslenme, uyku, egzersiz ve spor ile desteklenmiyorsa alacağınız geçici tedbirler umduğunuz kadar etkili olmayacaktır.
SPOR
Düzenli
spor yapan kişilerin bağışıklık sistemi çok güçlü olur. Fiziksel aktivite ile
büyüme hormonu, sitokin ve benzeri bağışıklık uyarıcı salgılar artar. 60
dakikalık orta ağırlıkta bir egzersiz sonunda yukarıda bahsedilen salgılar
dışında bağışıklık hücrelerinde de ciddi aktivite artışı ortaya çıkar (makrofaj
ve nötrofil adlı savunma hücrelerinin hareketliliği artar, “natural killer”
-yani katil hücrelerin güçlendiği görülür)
UYKU
Uykunun
bağışıklık sisteminin bütünlüğünde önemli bir rolü vardır. 2002 yılında gönüllü
denekler üzerinde yapılan bir çalışmada uykusuz bırakılan bireylerin hücresel
savunma sisteminde zayıflama, salgılarda da azalma olduğu tespit edilmiştir.
Depresyon, reflü, ateşli başka hastalıklar veya bizzat primer uykusuz gibi
durumlarda da bağışıklık sisteminin sitokin denen önemli salgılarında azalma
olduğu da bilinmektedir. Bunun için günde 7 – 8 saatlik kaliteli bir uykunun
temini gereklidir. Eğer uykuya dalma, uykuyu aralıksız sürdürme sorunları varsa
mutlaka çocuk doktoru tarafından nedeni saptanıp gerekirse psikolojik destek
için konsültasyon istenmelidir.
BESLENME DESTEKLERİ
Omega-3
yağ asitleri:
Kolesterolü
düşürücü ve kalbi destekleyici etkilerinin yanında bağışıklık sistemini de
güçlendiren antienflamatuar etkiye de sahiptir. Çocuklarımızın beslenmesinde
ton balığı, somon, uskumru, hamsi, ceviz, tam buğday ekmeği, semizotu ve
brokoliye yer verilmelidir.
E vitamini:
Yağ asitlerinin vücut hücreleri tarafından kullanılabilmesi için
gereklidir. Ayrıca E vitamininin enfeksiyon direncini arttırıcı ve
antiinflamatuar etkisi vardır. Günlük E vitamini gereksinimi 2 yaş altında 100
mg, 2 yaş üstünde 200 mg’dır.
A
vitamini:
Mukozal
zarların sağlamlığı için gereklidir. Akyuvarlar ve T-lenfositleri ile solunum,
sindirim sistemleri ve idrar yollarını örten mukoza hücrelerinin sağlamlığı ve
işlevleri için A vitamini şarttır.
Çocuklara
önerilen günlük A vitamini miktarı 1000 – 2000 ünitedir. (200 ml tam yağlı süt
veya yoğurtta 250 ünite, 1 yumurtada 300 ünite, 1 çay kaşığı tereyağında 350
ünite A vitamini bulunur) ayrıca yeşilbiber, havuç, brokoli, patates, yeşil
yapraklı ve sarı sebzeler A vitamini ve beta karotenden zengindir.
1
çay kaşığı balık yağındaki A vitamini düzeyi ise 3000 üniteye kadar
çıkabilmektedir. Çocuklar günde 5000 üniteye kadar A vitaminini sorunsuzca
alabilir.
Viral enfeksiyonlar sırasında balık yağı kullanımı sayesinde
hızlı iyileşme ve komplikasyonlardan korunmanın mümkün olduğunu gösteren çok
sayıda çalışma vardır.
D vitamini:
Gıdalarla alınan kalsiyumun bağırsaklardan emilip kana karışması,
kandaki kalsiyumun da kemiklere oturup kemikleri sertleştirmesi için
gereklidir. D vitamini yeteri kadar alınmazsa alınan kalsiyum dışkı ile atılır,
vücuda yararı olmaz. Başlıca kalsiyum kaynakları süt ve yoğurt peynir gibi süt
ürünleridir.
Gıdalarla alınan D vitamini öncüleri güneş ışındaki belli bir
dalga boyuna sahip UV ışınları ile aktifleşir. Ancak gıdalarla yeterli D
vitamini alınmaması halinde güneş ışığında uzun süre kalınması bile yeterli
olmamaktadır. Çünkü aktive olacak D vitamini öncüsü deride bulunmamıştır.
Yeterli gıda alınıyorsa güneşte 15 dakika kalınması kâfi olacaktır. Son
zamanlarda yapılan çalışmalar D vitamini ihtiyacımızın sanılandan çok daha
fazla olduğunu göstermiştir. Oysa oldukça az sayıda gıdada D vitamini vardır.
Bundan dolayı D vitamini takviyesi gereklidir.
Çinko:
Çinko bağışıklık fonksiyonlarını uyarır, enfeksiyonlardan korur ve
en başta antioksidan oluşumu olmak üzere birçok enzimatik işlevde katalizör
olarak rol alır. Günlük çinko ihtiyacı 10 ile 20 mg kadardır. (Uzun süre çinko
takviyesi verilecekse bu kez bakır eksikliği ortaya çıkabileceğinden,
bakır/çinko oranı 1/10 olacak şekilde bakır da alınmalıdır)
C vitamini:
Antiinflamatuar ve antioksidan etkiye sahiptir. Kış aylarında C
vitamini takviyesi günde 1000 mg’a kadar çıkabilir. Bağışıklık sisteminin güçlü
olmasında, düzenli C vitamini alımı, hastalık sırasında çok çok yüksek doz C
vitamini alımından çok daha etkilidir.
PROBİYOTİKLER:
Bağırsaklarda yararlı bakterilerin ve bunların ürettiği bağışıklık
sistemin destekleyicilerinin üretimini attırmak sureti ile etki ederler. Doğal
probiyotikler ev yoğurdu, kefir, boza, ev turşusu ve şalgam suyudur. Ayrıca
piyasada probiyotikli tablet, toz ve şekerler de bulunmaktadır.
Bitkisel destekler:
Mürver:
Kuzey ve güney yarımkürenin tropikal ve subtropikal alanlarında
yetişen, çalılık bitkisidir. Uzun yıllardır Asya, Avrupa uzak doğu ve en son
kuzey Amerika ülkelerinde kullanılan bir halk ilacıdır. İçerdikleri organik
pigmentler, bioflavonoidler, tannin, viburnik asit, A, B ve çok miktarda C
vitamini ile yararlılığını gösterir. Bağışıklık sistemini uyaran mürverde
bulunan quercetin ve antosiyanin adlı organik maddeler olduğu sanılmaktadır. Bu
maddeler sitokin salgısında ciddi artış sağlayarak bağışıklığı güçlendirir.
1995 yılında Panama’daki grip salgınında tedavi amacıyla yaygın kullanımı
başarılı olmuştur. İsrail’de bulunan Hasassah Onkoloji merkezindeki
çalışmalarda da AIDS ve kanser tedavisinde yardımcı olduğu gösterilmiştir.
Gripli kişilerde yapılan bir çalışmada 3 defa 15ml mürver ekstresi içen
kişilerin %90’ında hastalık belirtileri 3 günde tamamen gerilemiş; plasebo
alanlarda ağrı kesici ve burun spreylerine rağmen iyileşme 6 günden uzun
sürmüştür.
Yaban mersini: Ana vatanı kuzey Amerika olan boyu 20cm
ile 4m arasında değişen çalılık tarzı bir çiçekli bitkidir. Meyveleri 5 ile
15mm boyutlarda olup pekmez veya marmelat yapımında ve geleneksel tıpta
kullanılır. Türkiye’de en çok Karadeniz bölgesinin yüksek bölgelerinde yetişir
ve mavi yemiş veya Likapa adı ile bilinir. İçerdiği en az 15 farklı
anthocyanoside ile bağışıklık sistemini uyarıcı etkiye sahiptir.
Ekinezya:
En iyi bilinen ve en çok satılan bitkisel bağışıklık uyarıcısıdır.
Çok güçlü bir sitokin olan interferon salgısını arttırarak etkisini gösterir. 2
aydan uzun süre kullanımında etkisini yitirdiği için düşük dozda düzenli
kullanımı daha ekilidir.
(Ekim – Mart arası öneriyoruz)
Siyah üzüm çekirdeği:
Temel görevi antioksidan olmasıdır. Vücudu serbest oksijen
radikallerinden korur. Bu suretle DNA hasarını engelleyerek kanser oluşumunu
azaltır. Damar sertliği, kalp krizi ve felçleri çok azaltır.
BETA
GLUKAN:
Tahıllarda,
en çok da arpa tohumunda bulunan, suda çözünebilen büyük bir polisakkarit
molekülüdür. Bilimsel olarak çok sayıda işlevi gösterilmiştir. En başta gelen
yararları kalp sağlığına, kan şekeri düzeyine etkisi ve kilo verdirmesi ile
bağışıklık sistemine etkisidir.
Beta
gukan nereden elde edilir?
Mantar
ve mayalardan elde edilen beta glukanlar yüzyıllardır geleneksel Asya tıbbı
tarafından bilinmekte ve kullanılmaktaydı. Son zamanlarda tahıllarda da beta
glukanların bulunduğu keşfedildi.
Beta
glukan bağışıklık sistemine nasıl etki eder?
Doğrudan
makrofajlar ve bağışıklık sisteminin diğer hücresel elemanlarına bağlanıp
onları aktive etmek sureti ile etki ederler. (makrofaj hücrelerinin
yüzeylerinde, hücre zarlarında beta glukan reseptörü, yani alıcısı olması çok
ilginçtir) Aktive olan makrofajlar lenf düğümlerine gider ve daha fazla sayıda
makrofaj ve bağışıklık hücrelerini uyarır. Bakteriyel, viral ve parazitik
enfeksiyonlara direnci arttırır.
Beta
glukanların, katil hücreleri ve makrofajları uyararak doğrudan ve makrofajların
da sitotoksik T lenfositlerini harekete geçirmesi ile de dolaylı olarak
kanserli hücrelerin yok edilmesini sağlama özelliği de vardır.
Sakınılması gerekenler:
Kolalı
içecekler
Kilo
artışı: Obesite
bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur.
Stres:
Yeni yeni anlaşılan bir faktördür. İmmünoloji denen bağışıklık biliminin çok
yeni bir dalı olan psiko-nöro-immünolojiye göre bir kişinin duyguları,
yaşamında olup bitenler bağışıklıklarına doğrudan etili olur. Yani zihnimizi
etkileyen faktörler dolaylı da olsa bağışıklığımızı da olumsuz etkileyebilir.
Sınav stresi, kardeş kıskançlığı, okul korkusu, başarısızlık endişesi, boşanma
veya bir aile ferdinin ölümü, değişik derecelerde bağışıklık sistemini etkiler.
Uykusuzluk
ÖZET:
Kış
aylarında besinsel destek olarak her gün düşük dozda da olsa C vitamini, çinko,
yaban mersini, mürver, ekinezya, prebiyotikler ve omega yağ asitlerinin
tüketilmesini öneriyoruz
Meraklısına notlar:
Bağışıklık
sistemimizin iki ana parçası vardır: hücreler ve salgıları (sitokinler,
antikorlar vs) Bağışıklık yanıtı bu iki kısmın çalışması ile ortaya çıkar.
Bağışıklık yanıtı iki şekilde cereyan eder: Doğal bağışıklık ve
edinilmiş bağışıklık. Bu ikisi birbiri ile etkileşim içinde çalışan iki
sistemdir. Doğal bağışıklık, immün yanıtta ilk savunma hattı olarak kabul
edilebilir. Hızlı ama her tür mikroorganizmaya karşı olan bir savunma
sistemidir. Yani her tür mikrop veya etkene karşıdır. Edinsel immün sistem ise
tek bir etkene özgü yavaş ama çok etkilidir. Örneğin aşılamalarla elde edilen,
edinsel bağışıklıktır. Tek bir bakteri veya virüse spesifik savunma getirir.
Uzm. Dr Erdem UZUNOĞLU