Thursday, May 24, 2018

bebek masajı








Bebek masajı, anne ve bebek arasındaki yakınlaşmayı ve duygusal bağı güçlendiren bir iletişim aracıdır.
Dokunma duyusu bebeği rahatlatır ve uyumasına yardım eder. Masaj, gaz ve kabızlık sorunu yaşayan bebeklerin rahatlamasına yardımcı olur.
Bebeğin kan dolaşımına yardımcı olur. Yapılan araştırmalarda da dokunmanın vücudun bağışıklık sistemini güçlendirdiği gösterilmiştir.
Masajın anne üzerindeki etkileri ise sütünün artmasını sağlayan prolaktin hormonunun salgılanmasını artırır.
 Masaj yapılacak yere battaniye veya  yumuşak bir örtü sermek  hem bebeğin rahatlığını sağlar, hem de altını kirletme durumunda koruyucu olur. Ortam bebeğin üşümemesi  için sıcak (24-26 C) olmalı ve hava akımı olmamalıdır.
Masaj sırasında etrafta  anneyle iletişimini bozmaması için bebeğin ilgisini çekebilecek cisimler olmamalıdır.
 Annenin  masaj öncesi  takılarını çıkarması gerekir ve  tırnakları kısa olmalıdır.

BEBEK MASAJI NASIL YAPILIR?  

Bebek,  yumuşak bir battaniyenin üzerine yatırılır ve soyulur, bebeğin altı kirliyse değiştirir. Bebeğe giydirilecek giysilerin önceden hazırlanıp yakına konur..
Anne ellerini  yıkamalı ve  ısıtmalıdır. Masaja başlamadan önce eller ve bebeğin vücudu yağlanır.
Masaj esnasında bebekle yumuşak bir ses tonuyla konuşmak anne-bebek  iletişimine  olumlu katkı sağlar.  

Yüz masajı:

 Parmaklar bebeğin alnının ortasına koyulup şakaklara doğru masaj yapılır.
 Burnu yanaklara doğru hafifçe bastırılarak ovulur.
Diş etlerinin üstüne gelecek şekilde ağız, kulaklar yönünde gülümseme yaptırılır gibi sıvazlanır.
Çeneden kulak arkasına doğru hafifçe masaj yapılır.

  Göğüs masajı:  

Eller göğsün ortasına yerleştirilir,
koltuk altlarına doğru avuç içleri hafifçe bastırılarak kitap sayfası düzeltir gibi inilir.
 Eller göğsün ortasından omuza doğru ileri geri kaydırılır.

 Kol masajı:

Bebeğin kolu kaldırılır.
Koltuk altları nazikçe ovulur.
Omuzdan bileklere kadar sıvazlanarak önce bir elle, sonra diğer elle masaj yapılır.
Aynı teknikle bu kez bilekten omuza doğru işlem tekrarlanır.
Bebeğin kolu avuç içine alınarak içe doğru dairesel hareketlerle (burma hareketi) ovulur.
Bebeğin parmakları tek tek ovulur.
 Aynı işlem diğer kol ve ele de uygulanır.

  Karın masajı:

 Eller kum çeker gibi bebeğin karnında kendine doğru çekilir.
Bacaklar havaya kaldırıp dizlerden bükülür ve karnına doğru bastırılır.
Tek elle bebeğin karnında aynı işlem yapılırken diğer elle de bacaklarından tutulup karna doğru bastırılır.
Parmakların ucu soldan sağa doğru yürütülerek masaj bitirilir.

  Bacak-ayak masajı:

 Bebeğin bacağı kaldırılır.
Bacağı bileklere doğru önce bir elle sonra diğer elle sıvazlanır.
 Aynı teknikle bu kez bilekten kalçaya doğru işlem tekrarlanır.
Bacak bilekten, her iki elin parmak uçlarıyla, eller paralel olacak şekilde tutulur.
Kalçadan bileğe doğru eller ters yönde hareket ettirilerek ovulur.
 Daha sonra aynı işlem kalçaya doğru sürdürülür.
Kollara uygulanan içe dairesel burma hareketi bacağa da uygulanır.
 Topuktan parmaklara doğru ayak tabanı ovulur.
 Ayak parmaklarının her biri teker teker ovulur.
Ayak üst kısmı bilekten parmaklara doğru ovulur.

  Sırt masajı:

  Bir yastık ya da battaniyenin üzerine bebek yüzüstü yatırılır.
El, sırtın ortasında omurgaya dik açı oluşturacak şekilde tutulur,
sürtme hareketiyle boyundan kalçaya doğru tüm sırta masaj uygulanır.
Parmak uçlarıyla sırta küçük daireler çizilir.

Wednesday, May 23, 2018

Yenidoğan Tarama Programı







T.C. Sağlık Bakanlığı Neonatal Tarama Programı Genelgesi  ile 2006 tarihinde Neonatal Tarama Programı  ile yenidoğanların Fenilketonüri ve Konjenital Hipotiroidi  açısından  taranmasını başlatmıştır.Daha  sonra  2008 de Biyotinidaz taraması da tarama programına  eklenmiştir.  2015 tarihinden itibaren  de  Kistik Fibrozis taraması dahil edilmiştir.
Yenidoğan taraması için kan örneği, ideal olarak doğumdan sonraki 3.-5’inci günler arası alınmalıdır. Tarama programı kapsamında doğan her bebekten doğumu takiben 48 saat sonra ağızdan  beslenmenin ardından  topuk kanı örneği alınmalıdır.


Konjenital Hipotiroidi:
Yenidoğan döneminde en sık karşılaşılan endokrinolojik sorundur.
 Tiroid bezinin yetersiz çalışması sonucunda troid hormon yetersizliği  vardır. Bu hastalıkta başlangıçta bebeklerin tamamında hastalığa ait herhangi bulgu yoktur.  Eğer erken teşhislr tanı konulmassa  kalıcı zekâ geriliği kaçınılmazdır. Hastalığa ne kadar erken tanı konulur ve tedavi başlanırsa tedavi o kadar başarılıdır. Özellikle ilk bir iki haftada tedavi başlananlarda sonuçlar çok iyidir.

Fenilketonüri:
 (FKU) kalıtsal metabolik bir hastalıktır. Bu hastalıkta bir protein  fenilalanin kanda birikir ve geriye dönüşümsüz beyin hasarına neden olur. Erken tanınıp tedavi edilmesse ağır zihinsel gerilik olur. Türkiye’de , bu hastalık sıktır.Hastalığın sık görülmesinin edenleri akraba evliliklerinin yüksek oranda görülmesidir.. Türkiye’de her 100 kişiden 4’ü FKU taşıyıcısı durumundadır. Hastalığın erken tanınması ve uygun diyet tedavisi ile zekâ geriliği önlenebilir.

Biotinidaz Eksikliği:
Biotin, B vitaminlerinden biridir, enerji sağlar ve büyüme için gereklidir. Biotinidaz eksikliği yediğimiz yiyeceklerden biotini serbestleştirmek için gerekli olan enzimi etkiler. Biotinidaz eksikliği olan kişi yiyeceklerinden biotini serbestleştiremediği için biotin vücut tarafından kullanılamaz. Biotinidaz eksikliği anneden veya babadan geçebilen kalıtsal  bir hastalıktır. Aile bireyleri daha önceden klinik bulgu vermese de enzim eksikliği riski taşırlar. Biotinidaz eksikliği tedavi edilmezse bebekte kas zayıflığı, işitme kaybı, görme (göz) problemleri, saç dökülmesi, deri döküntüleri, havale (kasılma-nöbet), gelişme geriliği gibi problemler gelişebilir.

 Kistik Fibrozis:
Kistik Fibrozis esas olarak akciğerleri ve sindirim sistemini etkileyen genetik bir hastalıktır.
 Kistik fibrozis hastalığı hem anneden hem de babadan gelen genlerin birleşmesi ile ortaya çıkar. Kistik fibrozisli bebeklerde hastalık bulgularından en sık olanlar tekrarlayan akciğer enfeksiyonları ve yedikleri besinleri yeterince sindiremedikleri için  yağlı pis kokulu dışkılama ve yetersiz  kilo almadır.
Bu tarama testinin pozitif olması bebeğin kistik fibrozis olduğu anlamına gelmez. Bebekte kistik fibrozis hastalığı olup olmadığının anlaşılabilmesi için başta ter testi olmak üzere diğer  bazı testlerin de yapılması gerekmektedir.
Erken tanı alan kistik fibrozisli hastalar uygun diyet, ilaçlar ve fizyoterapi ile tedavi edilmektedir. Kistik fibrozis hastalığının kesin tedavisi olmamakla birlikte her geçen gün bulunan yeni tedaviler sayesinde hastalar daha uzun ve sağlıklı bir hayata sahip olmaktadır.


Bebek Güvenliği ile İlgili Dikkat Edilecek Noktalar:











Kendini koruma ve savunma becerisi olmayan bebeğimizin güvenliğinden  biz ebeveynler sorumluyuz.



Yenidoğan döneminde alınacak önlemler:


·       Bebeğe ziyaretçi kısıtlaması yapılmalı ve bebekle yakın temaslarına izin vermemeli..
·       Bebeği tek başına yüzükoyun yatırmamalı,
·      Yorgan , battaniye gibi örtüleri yüzüne kadar getirmemeli
·      Bebeğin solunum yollarının tıkanmasına neden olacağı için yatağı çok yumuşak olmamalıdır.
·      Yastık kullanılmamalı
·      Yatağında yumuşak oyuncaklar bırakılmamalıdır.
·      Yatağında sarkan oyuncaklar olmamalı.
·      Yatağın her iki yanında düşmeyi engelleyen özel  güvenlik bariyeri olmalı..  
·      Bebek karyolaları sağlam olmalıdır. Kimyasal,  toksik boya içermemeli
·     Karyola parmaklıklarının arası parmak veya elin sıkışmaması ve bebeğin başını sokup boğulmaması için 2,5 cm’den az, 6 cm’den geniş olmamalıdır.
·     Uyurken bebeğin yüzü örtülmemeli,
·    Bebeği banyo yaparken asla yalnız bırakmamalı, başka bir işle telefona kapıya bakmak gibi asla uğraşmamalı.
·    Banyo suyunun ısısını önceden kontrol etmeli.
·    Evde başka bir çocukla asla yalnız bırakmamalı
·    Evcil hayvan ile aynı ortamda bulundurmamalı
·    Altını değiştirirken bir saniye bile olsa yalnız bırakılmamalı
·    Bebek kıyafetlerinde ip, lastik, boncuk gibi ayrıntılar olmamalı
·    Mecbur olmadıkça seyahat edilmemeli, zorunluluk varsa  özel oto koltuğu kullanmalı
·    Arabanın arka orta kısmında ve yüzü arkaya bakacak şekilde seyahat ettirilmeli.


     Bebek biraz daha büyüdükten sonra alınacak önlemler:


·       Eşyaların köşe ve kenarları keskin olmamalı, yuvarlatılmış olmalıdır.Keskin kenarlara köşe koruyucu monte edilmeli.
·      Yanmayı önlemek için ocak, soba gibi ısı kaynaklarının önlerine özel güvenlik bariyeri konulmalıdır.
·      Yüksek mama sandalyesi kullanılıyorsa emniyet kemerli olmasına dikkat edilmelidir.  
·       Bebeğin parmaklarını sıkıştırmaması veya merdiven gibi kullanıp üzerlerine tırmanmaması için çekmeceler, özel çocuk güvenlik kilitleri ile güvenli hâle getirilmelidir.
·       Pencere önüne herhangi bir mobilya veya eşya konulmamalıdır.
·       Bebek hiçbir zaman yürütece bindirilmemelidir. Yürüteç bebeğin takılarak düşmesine  ve dolayısıyla kafa travmasına ve masa örtüsü gibi eşyalı çekip üzerindekilerin üstüne düşmesi ne neden olabilir.
·      Bebeğe küçük parçalardan oluşan oyuncaklar verilmemelidir. Bunlar ağza alındığında solunum yoluna kaçarak solunum yolunu tıkar, ani boğulmalara da neden olabilir.
·     Bebeğin nefes almasını önleyecek, boğulmasına neden olabilecek poşet ya da balon gibi eşyalar oynaması için küçük çocuklara verilmemelidir.  
·     Elektrik çarpmasını önlemek için, prizlere plastik koruyucu kapaklar takılmalıdır
·     İlaçlar, temizlik maddeleri, boyalar, makyaj malzemeleri gibi zehirlenmeye neden olabilecek maddeler kilitli dolapta tutulmalı.
·     Karpuz, elma vb. verilirken çekirdekleri temizlenerek verilmelidir. çekirdekleri akciğere kaçabilir.
·     Kuruyemişler  çekirdek, nohut, leblebi gibi yiyecekler solunum yolunu tıkayabilir, bunlar rendeleyip verilmeli.
·     Bilezik, kolye, küpe, künye, küçük altın, nazar boncuğu gibi takılar bebek  için tehlikelidir, bebeklerin üzerine bu tür süs aparatları takılmamalıdır.
·    Bebekler mutfağa mümkünse sokulmamalıdır.
·    Mutfakta tava ve tencerelerin kulpları dışa dönük olmamalıdır.  
·    Yemek ocağın arka gözünde pişirilmeli
·     Kesici ve batıcı ev aletleri çocuklardan uzak tutulmalı, ulaşabilecekleri yerde olmamalıdır.
·    Çamaşır makinası ve kurutucuların kapakları sürekli kapalı olmalı
·    Tuvalette klozet kapağı kapalı olmalı , gerekirse özel aparatla kilitlenmeli.
·     Banyoda leğende, kova içinde su bırakmamalı , küçük çocuklar çok az miktarda su içinde bile boğulabilirler.
 Banyoda yerler kaydırmaz bir halı ile örtülmeli.
 Merdiven başları özel kapı apartları ile kapatılmalı merdivene ulaşmasına izin vermemeli








Yenidoğan Bebeklerde Sık Karşılaşılan Problemler



1- Pişik:

 Bebeklik döneminde çok sık karşılaşılır..
 Pişik, bebek bezinin temas ettiği  yerlerde, kapalılık, terleme, nem, idrar ve kaka ile temasla tahrişi  sonucu oluşur.
 Genellikle karın alt bölgesi, bez bölgesinde görülmektedir. Terlemeye bağlı olarak koltuk altı, sırt, boyun, çene de oluşabilir..

Pişik oluşmasının başlıca nedenleri:
  • ·         Kötü hijyen,
  • ·         İshal,
  • ·         Alt bezinin yeterince sık değiştirilmemesi,
  • ·         Mantar enfeksiyonları,
  • ·         Bebeğin beslenmesinin değişmesidir (anne sütünden mamaya ya da ek besinlere geçilmesi).

 Bebekte pişik oluşumunun engellenmesi için neler yapılabilir :
  • ·        Bebeğin altı mümkün oldukça sık, her 2- 3 saatte bir değiştirilmelidir.
  • ·         Bebeğin altı sık sık havalandırılmalıdır.
  • ·         Emici özelliği olan bezler kullanılmalıdır.
  • ·         Koruyucu pişik kremleri her alt değiştirmede pişik oluşmadan kullanılmalıdır.
  • ·         Eğer pişik oluştuysa bebeğin altı günde en az 6 defa ve kirlendikçe değiştirilmelidir.
  • ·         Mümkün olduğunca suyla temizlik yapılmalı ve iyi kurulanmalıdır.
  • ·         Dışkılama sonrası genel durumu iyi olan bebeklerin altı sabun kullanmadan veya çok kirli ise düşük pH’lı sabunla yıkanabilir.
  • ·         Altı temizlendikten ve cildi kurulandıktan sonra,  pişik kremi uygulanmalıdır.

Sonraki alt değiştirmelerde, gaita çıkışı yoksa sadece silmek yeterlidir.
 Bu sırada daha önce sürülen kremi temizlenmek için zorlanmamalı, pişik olan bölgeye  alkol gibi cildi kurutan, emilimi zararlı olan antiseptikler sürülmemelidir.
Bebeğin altı temizledikten sonra bir süre açık tutularak havalandırılmalıdır.

2- İsilik:

Bebeğin fazla sıcak tutulması, kat kat giydirilmesi sonucu ter bezlerinden yeterince ter atılamamasına bağlı gelişen kırmızı, deriden kabarık veya sivilce şeklinde döküntülerdir.
Özellikle sıcak yaz aylarında sık görülür.

Bebeğin yüzünde, alında, yanaklarda, göz kapakları ve burunda, vücudun kıvrım yerlerinde, bez nedeniyle bel ve göbek bölgelerinde görülmektedir. .
Önlemi alınmassa vücudun her yerini kaplayabilir.

Sıcak havada ya da bebeğin aşırı sıcak ortamda bulunması hâlinde daha da artar.. .
Cildin temiz tutulması ve sıcaktan korunma önerilir.
Düzenli bakım ile genelde birkaç gün içinde kaybolması beklenen isilik döküntüleri bulaşıcı değildir.. İs kaşınma ve hafif yanma ile bebeği rahatsız edebilir. Koltuk altları, kasıklar, boyun ve ense, dar ya da kalın giysiler nedeniyle daha çok terlemekte ve uzun süre nemli kalmaktadır.

 İsiliği önlemek için neler yapılabilir?

  • ·         Bebek sıcak havalarda her gün ya da gün aşırı yıkanmalıdır.
  • ·         Dar giysiler yerine bol giysiler tercih edilmelidir.
  • ·         Giysiler pamuklu ve ince olmalı.
  • ·         Bebek terli bırakılmamalıdır.
  • ·         Sıcak havada bebek serin tutulmalıdır.
  • ·         Üst üste çok fazla ve yoğun nemlendirici kullanılmamalıdır.
  • ·         Bebeğin altı sık sık değiştirilmelidir.
  • ·         Bebek gereğinden fazla giydirilmemelidir.
  • ·         Yıkanırken  pH’ ı uygun bebek şampuanı ve sabun kullanılmalıdır.


3- Pamukçuk :

 Bazı mantarların, ağız içinde ve vücudun kıvrım yerlerinde ,parmak araları, koltuk altı, kasıklar ve peri anal bölge gibi) oluşturduğu bir enfeksiyondur.

Ağız içindeki pamukçuk bazen emmeyi ya da yemek yemeği engelleyecek kadar acı verici olabilir. 
Ağızda pamukçuk oluştuğunda, 1 çay bardağı suya 1 çay kaşığı karbonat konarak hazırlanan karışım, temiz bir gazlı beze dökülerek ağız içi bununla silinmelidir.
Emzik ve biberonlar kaynatılmalıdır.
Pamukçuk enfeksiyonu sonrası emzikler ve biberon başları yenilenmelidir.

Bez bölgesi  kandida enfeksiyonları, bebeğin genital bölgesinin sürekli ıslak kalması sonucu ortaya çıkar. Bölgede kızarıklıkla birlikte döküntüler, kaşıntı ve yanma görülür. Tedavide mantar ilacı kullanmak gerekir.. Korunmak için  bezi sık sık değiştirmek ve koruyucu kremler kullanmak  gerekir.

4- Konak:

Konak, yenidoğan bebeklerde görülür. 
 Genellikle kaşıntıya neden olmaz ve bebeğe bir rahatsızlık vermez. Geçici bir durumdur.
Yaşamın ilk 4 haftası en sık olduğu dönemdir, 6 aydan sonra azalır ancak 1 yaşına kadar olan çocuklarda görülebilir

Konak, bebeğin  saçlı derisindeki ter bezlerinden kaynaklanır.
 Küçük bebekler baş bölgelerinden çok terledikleri için yeterince temizlenmezlerse baş bölgelerinde sert-beyaz pul pul kabaran  kızarıklık ve beyazlık görülebilir.

Konak tedavisi, bölge temizlenerek yapılır.
Konak oluştuğunda bebeğin başına banyodan birkaç saat önce badem yağı ya da zeytinyağı  ile 1 çay kaşığı karbonat ile hazırlanan karışım sürülür, ardından banyo yaptırılarak bebekler için hazırlanmış yumuşak bir fırça veya tarakla taranır. Çıkmadığı takdirde işlem birkaç defa tekrarlanır.

Konak temizlenirken bebeğin kafasında yer alan bıngıldağa dikkat etmeli, fazla bastırmadan yumuşak hareketlerle bu bölge ovularak temizlenmelidir.
Günlük temizlik, saç diplerini temiz ve konaksız tutar.

5- Burun tıkanıklığı:

Yenidoğan bebekler burunlarıyla souk alıp verirler. Bu yüzden  burun deliklerinin açık olması önemlidir.
Sağlıklı bir bebekte nefes alıp verirken sıkıntı yoksa rutin burun temizliği gerekli değildir. Fakat bebek nefes alıp verirken burnundan ses geliyorsa, uykuya dalmakta zorlanıyorsa, uyurken sık sık uyanıyorsa, emerken bırakıyor ve ağlıyorsa burun temizliği yapmak gerekir.

Burun temizliği en rahat banyo sonrası yapılır.
Banyo sırasında burun içerisine giren su, burun içindeki mukus kalıntılarını yumuşatarak atılmasına yardımcı olur. Banyo sonrası yumuşamış olan bu kirler burun aspiratörleri yardımıyla nazikçe çekip alınabilir.

 Burunda tıkanıklık devam ediyorsa, burnuna serum fizyolojik damlatılabilir. Bebeklerin burun içi mukozaları çok hassas olduğundan temizlerken zorlamak kanamaya neden olabilir. 
Yüksek basınçlı burun spreyleri bebeklerde önerilmez.
Burun temizliği amacıyla pamuklu çubuk vb. malzemeler kullanılmamalıdır.

6- Gözde çapaklanma ( konjoktivit):

Doğumdan 2.gün ve sonrasında görülen çapaklanma ve kızarıklık mikrobik bir durumun belirtisidir ve tedavi edilmelidir.
Bakteriyel konjonktivit belirtileri gözde kızarma ve kirpikleri yapıştıran çapaklanmadır. Alt göz kapağı aşağı çekildiğinde iltihaplı gözdeki kapağın iç kısmı daha kırmızı görünür.

 İlaç damlatılmadan önce çapakların temizlenmesi gerekir.
 Bunun için steril göz petleri serum fizyolojik veya kaynatılmış ılıtılmış su ile iyice ıslatılıp bebeğin gözlerini içerden dışa doğru tek seferde silmek gerekir. 
Mikrobun bulaşmaması için el temizliğne çok dikkat etmelidir.

Tuesday, May 22, 2018

Emzirme sırasında güvenli olan ilaçlar


Emzirme sırasında güvenli olan ilaçların listesi:

Ağrı kesici, Ateş düşürücüler:
  •  Asetaminofen
  •  İbuprofen


ANTİBİYOTİKLER:  
  •  Penisilin
  • TMP-SMZ Güvenli ( Glukoz 6 Fosfat Dehidrogenaz enzim eksikliği olanlarda kullanılmaz)
  • Aminoglikozid( nötromisin, gentamisin,tobramisin)
  • Metronidazol
  • Sefalosporinler ( seftriakson, seforoksim, sefiksim)
  • Sülfonamid
  • Amoksisilin
  • Makrolidler (klaritromisin, azitromisin)

*Kloramfenikol, tetrasiklin ve siproksasin grubu antibiyotikler kullanılmaz.


MİDE İLAÇLARI:
  • Famotidin  
  • Omeprazol


TROİD İLAÇLARI:
  • Propiltiurasil  
  • Levotiroksin




Monday, May 21, 2018

YENİDOĞAN BEBEĞİN EMZİRİLMESİ-BESLENMESİ












Anne sütü bebekler için ilk altı ay en ideal besindir. 
Bir annenin sütü ikiz bebeklerde bile tek başına besin olarak yetebilmektedir.
Anne sütü bebeği beslenmenin yanında bağışıklık yönünden de destekler.Bebeğin ilk aşısı sayılır. Özellikle ilk günlerde gelen kolostrum  denilen sarımsı renkte ilk süt oldukça değerlidir, bir damlası bile ziyan edilmeden bebeğe verilmelidir.

 Anne sütü yeni doğanda sık görülen yenidoğan  sarılığının artışını  önleyebilir. 
Anne sütü bebeği enfeksiyon hastalıklarına  ve alerjik hastalıklara karşı korur.

İlk aylarda görülen gaz sancısı, kabızlık gibi şikayetler anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az görülmektedir.

Anne sütü ile beslenme bebeği ilerleyen yıllarda kanser, obesite, şeker hastalığı ve romatizma gibi birçok hastalıklardan da korur. 

İdeal anne sütü için anne bakımı önemlidir. Doğum sonrası anne iyi beslenmeli ve dinlenmelidir.

Normal doğumlarda doğum odasında bebeğin doğar doğmaz anne  ile hemen temas etmesi süt gelişi için  önemlidir. Bebekler doğum sonrası, bakımı yapıldıktan sonra en geç yarım-bir saat içinde emzirilmelidir. 
Özellikle sezaryenle doğan bebekleri emzirmede anne desteklenmelidir. 

Emzirme her zaman olabilirse de bebeğin aktif uyanık olduğu dönemler tercih edilmelidir. İlk günlerde bebeğiniz 3 saatten uzun süre uyursa uyandırarak emzirmek kan şekerinin de düşmemesi için uygun olur.

Ayrıca annenin bebeğini emzirmesi, annenin doğum kilolarını vermesi ve gebeliğin anne vücudu üzerindeki etkilerin normalleşmesine de katkı sağlar. 

Emzirmenin devam etmesi aynı zamanda süt oluşumunu destekler.
İdeal emzirme aralığı yaklaşık 2-3 saat ara ile olsa da ilk günlerde daha kısa süreli olabilir. Emzirme sıklığını bebeğin kendisi belirler..

İlk günler kısa süreli kısa aralıklı emzirme yapılırken, ilerleyen günlerde 2-3 saatte bir  ve 15-20 dakika süreyle  emzirme uygundur. Ancak  bebek ne kadar emmek isterse o kadar emebilir.
Emzirme önce bir memeden yapılmalı, meme tam boşaltılmalı ve  sonra diğer memeye geçilmelidir.
Sonraki emzirme en son emzirilen göğüsten başlanmalıdır.


Emme ile ilgili tek bir pozisyon yoktur. Anne ve bebek nasıl rahat ediyorsa o pozisyonda emme sağlanabilir. Anne oturur ve hafif arkasına eğik, yaslanmalıdır. Anne rahat bir pozisyonda olmalıdır. Bebek anne koluna veya bir yastığa uzanmış, yaklaşık 45 derecelik eğimle  memeye yaklaştırılmalıdır. Bebeğin elleri serbest olmalıdır. Böylece anne memesine dokunabilir ve ellerinin yardımı ile meme başını bulabilir. Anne  elinin işaret ve orta parmaklarının yardımı ile meme başını bebeğinin ağzına götürürken, baş parmağı ile yukarıdan aşağıya doğru memeyi sıvazlayarak sütünün kolay gelmesine yardımcı olabilir. Anne bas parmak yukarda , diğer dört parmak memeyi aşağıdan destekleyebilir. Parmakla makas hareketi yapmak süt akışını  engelleyebileceği için yapılmamalıdır. 
Bebek emerken  ağzının içinde vakum yapmaktadır. Bu negatif basınç anne memesinden sütün gelmesini sağlar.
 Eğer bebek tam yatar pozisyonda  emerse olursa gelen anne sütü, burun arkasına kaçıp ağzından kulak yoluna geçerek enfeksiyona neden olabilir.

Ağzında meme bulunan bebek ancak burnu ile solunuma devam edebilir. Meme bebeğin burnunu kapatmamalıdır. Emzirmeden önce gerekiyorsa buruna serum fizyolojik damlatmak ve temizlemek yararlı olabilir.

 Emzirme sırasında bebeğin ağzı, anne memesinin etrafındaki kahverengi dokuyu da kapsayacak şekilde  kavramalıdır. Anne memesinin koyu renkli kısmının kenarları bebeğin dudakları ile kaplanana kadar meme bebeğin ağzına sokmalıdır. Bebeğin dudakları dışa dönük olmalıdır. Bebek anne memesinin başını diş kemerleri denilen damaklarının arkasına almak ve meme başını geriden öne doğru sıkarak çeker. Bu sırada dil kökü ve boğazı ile vakum yapar. Eğer bebek anne memesini ağzında iyi tutamazsa iyi de ememez ve meme başı çatlaklarına neden olabilir.

 Emzirme yeni doğan döneminde refleks olaydır. Arama-emme ve yutma kısımlarından oluşur. Yutkunma sesini duymak bebeğin aktif sütü emdiğini gösterir.

Emzirirken annenin bebeğine bakarak güzel duygular hissetmesi, hem sütü artırıcı hem de bebekle anne arasında bağın kuvvetlenmesi için değerlidir.

İyi beslenen bebekler düzenli ve genelde emzirme sırasında veya sonrasında sarı renkli, hafif sulu ve köpüklü kaka yaparlar.
Anne sütü alan bebeklerde günde 8-10 kere bu şekilde kaka yapma normaldir.

Eğer bebek ilk altı ay ayda 600- 1000 gram , haftada en az 150-200 gram alıyorsa ve günde en az 5 kere bezine çişini  yapıyorsa anne sütü yetiyor demektir. 

Bebekle anne ilk aylarda aynı ortamda bulunmalıdır. 
Bebekle aynı odada kalma , beşiğinin yatağınızın hemen yanında olması sütün artması için de  önemlidir.


Saturday, May 19, 2018

YENİDOĞAN BEBEK BAKIMI











YENİDOĞAN BAKIMI:

Bebeğiniz hayırlı olsun.  9 aydır beklediğiniz misafiriniz geldi. Bundan sonra bir müddet hayatınızı bu minik yavru şekillendirecek..
Doğumdan sonra 28 güne kadar süreçte bebekler yenidoğan olarak tanımlanır.
Yeni doğan bir bebek ortalama  3300 gr ağırlığında, 50 cm boyunda, 35 cm baş çevresindedir. Ancak bu bebekten bebeğe farklılık gösterecektir.
Doğduğunda vücudu vernix kazeoza  denen  bir tabaka ile kaplıdır, bu vücut ısısının korunması için önemlidir.
 Bebekler doğduktan sonra ilk hafta % 10 kilo kaybı yaşarlar. Doğumdan yaklaşık  1 hafta sonra  doğum  kilolarını yakalarlar.
 Annelerin en çok endişelendikleri konu bebeğinin kilo alıp almadığı ve sütünün yetip yetmediğidir. Bebekler ilk 6 ay ayda 600-1000 gram , haftada 150-200 gram alırlar. Eğer bebeğiniz bu değerleri alıyor ve günde en az 5-6 kere bezini idrarla dolduruyorsa sizin sütünüz yetiyor demektir.
 İlk günler bebekler sık sık emmek isterler. Sık emzirmek bebekle anne arasındaki duygusal bağı güçlendirdiği gibi süt artışına da büyük katkı sağlar. İlk haftalardan sonra 3 saatte bir emzirmek gerekir.

Yenidoğan Bebeğin Bakımı: 

GAZINI ÇIKARMAK:

 Her emme sonrası bebeğin gazını çıkarmak gerekir.
Bebeğin gazını çıkarmak için geğirmesini sağlamak gerekir.
Bazı pozisyonlarla bebeğe yardımcı olmalı:
Bebeği omzunuza dik pozisyonda tutarak sırtına vurmak.
 Yüzükoyun kucağınıza yatırarak arkasını sıvazlamak
Oturtur pozisyonda kucağınızda tutarak sırtına vurmak,
Bebeğin gaz çıkarmasına yardımcı bir diğer pozisyon pedal çevirme  hareketidir. 
Elinizle bebeğin bacaklarını tutup bisiklete biniyormuş gibi çevirirseniz gaz çıkarması kolay olacaktır.

BEBEK BANYOSU:

Yenidoğan bebekler doğduklarında vücutları vernix denen koruyucu tabaka ile kaplıdır. Bu tabaka vücut ısısını korumada önemlidir. O yüzden bebekler  3-4 gün sonra yıkanmalıdır. Bu sürede yumuşak nemli bir bezle vücudu silinebilir. 
Kışın haftada 2 gün , yazın  uygun durumlarda her gün yıkamak gerekir.
Saçlarını haftada 2-3 gün yıkamak yeterlidir.
Bebekler vücut ısılarını ayarlayamadıkları için banyo yaparken hızlı davranmak önemlidir. Oda sıcaklığı 25 derece , su 37 derece olmalıdır
Banyodan sonra vücuduna bebe yağı ya da susam yağı, badem yağı sürülerek cildi nemlendirilir..

Banyo sonrası tırnakları uzamış ise kesilebilir.

GÖBEK BAKIMI:

Bebeğin göbeğini temiz ve kuru tutmak yeterlidir.
 Göbek ortalama 10 günde düşer.

ALT TEMİZLİĞİ:

Yenidoğan bebeklerin  alt temizliği mümkünse su ile yapılmalı. Akan musluğun altında temizlik en uygun olanıdır. 
Islak mendil kullanmamak, kullanılacaksa  alkol bazlı değil, su bazlı olanı tercih etmek gerekir. Hemen kurulamalı ve saf zeytinyağı ya da uygun bir krem sürmelidir. 
Pişik olmaması için sık sık altını değiştirmelidir. Arada açık bırakarak havalandırmalıdır.
Alt temizliğinde kız bebeklerin temizliğinin önden arkaya doğru olmasına dikkat etmeli.

GÖZ BAKIMI:

Göz bakımında kaynatılıp soğutulmuş su ve temiz tülbentle silme yeterlidir.
 Ellerin mutlaka yıkanması gerekir.
 Eğer çapaklanma, kirli sarı akıntı varsa mutlaka doktora götürmek ve antibiyotikli göz damlaları kullanmak gerekir. 

Saturday, May 12, 2018

Hastalıklarda Temas Sonrası Korunma (Proflaksi)




Grip (influenza) : Grip sonrası temas yüksek riskli gruba uygulanır.:
·         5 yaşından küçük ( özellikle 2 yas altı) çocuklar, 65  yaş üstü erişkinler
·         Altta yatan bir hastalık olması , akciğer, hematolojik, metabolik, böbrek hastalığı,
·         Bağışıklık sisteminin baskılandığı durumlar,
·         Uzun dönem aspirin tedavisi  almak zorunda olanlar
Temas sonrası proflaksi gripli kişi ile temasta; ateş başlangıcından 1 gün öncesi ve ateşin düşmesinden 1 gün sonrası  arasındaki süreçteki  temasta verilir. Temastan sonraki ilk 48 saatte verilmesi  gerekir.

Suçiçeği:
Suçiçeği ile temas sonrası aşılama koruyucudur. Temas sonrası  ilk 72 saat içinde aşı yapmak gerekir . Aşı 5 güne kadar da yapılabilir.
Ancak bağışıklık istemi baskılanmış, gebeler , prematureler ve doğumdan 5 gün önce annesi su çiçeği geçiren yenidoğanlara  ilk on gün içinde suçiçeği  immunuglobulini yapmak gerekir.
Eğer su çiçeği immunoglobulını yapılamayacaksa immun yetmezlikli hastalara temas sonrası ilk 7-10              gün içinde asiklovir verilebilir.

Hepatit B:
Aktif hepatitli HBsAg (+) anneden doğan bebeklere doğar doğmaz ilk 12 saat içinde hepatit B aşısı yapılmalı, aynı zamanda farklı bir yerden 0.5ml. HBIG yapılmalı. 2 kg ın altında doğan bebekler de buna dahildir.  İlk aşı sonrası  2. ve 6 . ayda aşılar tamamlanmalı,  9-18 aylık kanda antikor bakılmalı..
Kan ve vücut sıvıları ile temasta , iğne batması gibi aşılama yoksa ilk 24 saatte aşılama yapılmalı. Mümkünse temas edilen kişinde HbsAg bakılmalı . (+) ise temas eden kişiye  aşı ile birlikte 0.06ml/kg dan HBIG de yapılmalıdır. Temas eden aşılı ise antikor bakılır , yeterli ise müdahele gerekmez, antikor titresi, yetersiz ise rapel yapılır. Rapel dozundan 1-2 ay sonra kanda antikor titresi bakılmalı.

Kızamık:
Kızamık sonrası temasta ilk 72 saat içinde aşılanmak kızamıktan koruyucudur.

Boğmaca:

Yakın temasta kişi aşısız ise aşılanmalı. Eğer temas eden kişi riskli grupla aynı evde yaşıyorsa ( evde bebek , gebe varsa) koruyucu verilmelidir. Yakın temas:  Hasta kişiyle 1 metreden yakın yüz teması, sekresyonlarla temas, 1 saatten fazla aynı ortamda bulunmak ..Hasta kişiyle temasta  bulunanlar 3 hafta süreyle solunum yolları açısından takip edilmeli. Okulda boğmaca geçiren çocuk  varsa ilac tedavisinden sonra 5 gün süreyle;  ilaç kullanmadıysa 21 gün süreyle uzaklaştırılmalı..

Meningokok :
Uygun tedavi ile bulaştırıcılık 24 saat sonra kaybolur. En sık 2 yas altı görülür ve ikinci pikini 16-21 yaşta yapar. Meningokok ile teması olan tüm yaş grupları yüksek risklidir ve koruyucu almalıdır.
Yakın temas: hastalık bulguları ortaya  çıkmadan 7 gün önce hasta sekresyonu ile temas, 7 gün öncesindeki sürede aynı kreşte kalma, aynı yerde sık sık uyuma,8 saaatten uzun uçuşlarda birlikte bulunma.
Haftalar sonrasında ikincil vakalar görülebileceğinden aşı yapmak uygun olur.



Thursday, May 10, 2018

ÇOCUKLARDA REFLÜ İLE İLGİLİ ALINACAK ÖNLEMLER





Prof.Dr Raşit Vural Yağcı

Çocuklarda Reflü Hastalığının Bulguları Nelerdir? 
Çocuklarda reflü hastalığının bulgularını 3 grupta toplayabiliriz.
1.Genel Bulgular:
çocuğun keyifsiz olması ve huzursuz olması.. Özellikle huzursuzluk, yemek öncesi, yemek sırasında ve uyku döneminde görülür.
Çocuğun büyümesindeduraklama,gecikme..
2.Yemek borusuyla ilgili bulgular:
Küçük çocuklarda pütürlü gıdaların reddedilmesi , kusma
Ağız kokusu.
Daha büyük çocuklarda diş çürükleri
3.Alt-üst solunum yollarıyla ilgili sorunlar
Üst solunum yollarıyla ilgili tekrarlayan otit, sinüzit,  orta kulakta sıvı toplanması geniz etinin büyümesi, ses kısıklıkları,
 Alt solunum yollarında sık tekrarlayan bronşit ve akciğer enfeksiyonları, kronik öksürük. Öksürük özellikle yattığı zaman  görülür, uykuda kaybolur..
Reflüden bebekleri nasıl koruruz?

1- Çocuğun öğünlerindeki miktarlarına ve beslenme aralıklarına dikkat etmeli
Anne sütü alan bir çocuk 2,5 – 3 saatte bir acıktığı için bu saatlerde emzirilir. Ek gıdaya geçildiği zaman eğer iyi bir kahvaltı ve  öğle yemeği yediyse 4,5 – 5 saatten önce acıkmaz. Beslenme aralıkları buna göre belirlenmeli ve  çocuğun doyma sınırı iyi gözlemlenmelidir. Doyma sınırına ulaşan çocuk  daha fazla beslenmek istemez, bu durumda beslenmeyi sonlandırmalı ve fazla beslenmeden sakınmalıdır.
2-Süt çocukluğu döneminde bebekleri yatırarak beslememeli.
Kaşıkla veya biberonla çocuğu yatar pozisyonda beslemek besinlerin yer çekiminden kurtulacağı için kulağa kaçarak otit olmasına ve akciğerlere kaçarak akciğer enfeksiyonlarına zemin hazırlar. Bu yüzden bebek ve çocuklar kucakta veya oturur pozisyonda veya mama sandalyesinde oturtularak beslenmelidir.
3- Küçük çocuklar uyku öncesi, büyük çocuklar da spor  gibi aktivite  öncesi  midelerini  doldurulmamalıdır.
Anne sütü alan bir bebek  gece boyu istedikçe emzirilir. Fakat anne sütü bittikten sonra anne sütü yerine başka bir süt ürünü koyarak çocuğu gece beslemeye alıştırmak reflüye zemin hazırlar. Gece uyanan çocuğa sadece su vermek gerekir. Gece beslenmesine alışmış bir çocuk daha sonra bunu bırakamaz ve ister bu da obesiteye davetiye çıkarmak demektir. Obesite de reflü sık görülen bir durumdur. Reflü tanısı alan bir çocukta beslenmeyi  yatmadan 1 saat önce kesmek gerekir.
Büyük çocuklar da spor aktivitesi öncesi midelerini doldururlarsa reflüye zemin hazırlanır. Spor gibi aktiviteden 2 saat önce yemek yeme işi tamamlanmış olmalıdır.

Reflü Hastalığının Tedavisi

1.Beslenmenin düzenlenmesi:
Özellikle  ek gıdaya başladıkları zaman bebekler 2,5 – 3 saat aralarla beslenmemelidirler. Çünkü başlanılan ek gıdalar anne sütü kadar kolay sindirilemezler. Bu yüzden  çocukların mide boşalımları ve acıkmaları gecikir.. Sık beslenen bebeğin midesi dolu ve gergindir ve bu da reflüyü kolaylaştırır. Yiyeceklerden kafein ve kakaolu besinler yemek borusu ucundaki kapakta gevşemeyi artırır.  Bu yüzden çikolata, kakaolu puding gibi besinler yedirilmemelidir. . Çok yağlı ve baharatlı yemekler de midenin boşalmasını geciktireceği için reflüyü kolaylaştırır.
2.Yatmaya yakın çocuğu beslememek
Çocuğu yatırmadan 1-2 saat öncesinde son öğün verilmelidir. Bundan sonra sabaha kadar çocuğa su dışında bir şey  verilmemelidir
3.Çocukları tok karnına spor gibi aktivitelerine göndermemek
Dolu bir mide ile spor yapmak reflüye neden olacağı için yemekten 2 saat sonra aktivite yapmalı.
Bu disiplinlerin yanında ilaç tedavisi de verilir. Ancak ilac tedavisi bu önlemler alınmassa çok etkili olmaz. Tedavi uzun süreyi gerektirebilir.



aynısefa çiçeği

calendula officinalis: dahili olarak ağiz boğaz agrısında , mide ülserinde harici olarak yara iyilesmesinde kullanılır. boğaz agrısında 1...