Prof. Dr. Emin Ünüvar
Çocuklarda solunum yolu
enfeksiyonları ayaktan başvurular ve hastane yatışlarında sıklıkta önde gelir.
Özellikle 0-5 yaş grubunda,
kreşe giden çocuklarda daha sık gözlenir.
Bu yaş grubunda yılda 8-12 kez
solunum yolu enfeksiyonları geçirebilirler ve bunlarda en sık neden de viral
etkenlerdir.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte bakteriyel etken
olma olasılığı artar.
Üst solunum yolu enfeksiyonu
tanımı tek bir enfeksiyonu tanımlamaktan uzaktır. Bir bölgenin, üst solunum
yolu alanındaki olası bir enfeksiyonu tanımlar.
Bu tanım içinde akut rinit,
rinosinüzit, akut tonsillofarenjit, akut orta kulak iltihabı, influenza, akut
larenjit, epiglotit yer alır.
Birçoğunun ana nedeni virüslerdir.
Rinitte rinovirüsler, influenzada influenza
virüsler, rinosinüzitte S pneumoniae yanında influenza, parainfluenza virüsler,
RSV, akut larenjitte ise parainfluenza virüsler en sık viral etkenlerdir.
Bakteriyel ajanlar ise akut
orta kulak iltihabı, akut rinosinüzit, akut tonsillofarenjit ve akut
epiglotitte gözlenir.
Bunlarda S pneumoniae izole
edilse de virüslerle birlikte bulunabilmektedir.
Üst
solunum yolu enfeksiyonlarında klinik bulgular benzerlik gösterebilir.
Bir enfeksiyon diğerinden
klinik bulgularla tam olarak ayırt edilemez, kesişen noktalar bulunur.
Esas sorun da buradan
kaynaklanır. Hekimler her bir enfeksiyonu ayrı yarı tanımlamakta zorlanabilir.
Böylece üst solunum yolu
enfeksiyonu tanımını kullanırlar.
Önemli olan bakteriyel etkenlerin neden olduğu
enfeksiyonların özgül bulgularının saptanmaya çalışılmasıdır.
Burada yer alan enfeksiyonların
temel klinik özellikleri aşağıda vurgulanmıştır.
Akut rinit:
Etken rinovirüslerdir. İnsanları enfekte edebilen
iki yüzün üzerinde rinovirüs tanımlanmıştır.
Nezle olarak bilinen hastalığa
neden olur.
Burun akıntısı, burun
tıkanıklığı temel semptomlardır.
Ateş, öksürük gibi bulgular eşlik etmez.
Tanısı klinik bulgulara dayanır.
Akut rinosinüzit:
Etkenlerde öne çıkanlar S
pneumoniae ile birlikte parainfluenza, influenza, RSV virüsleridir. Mikst
enfeksiyonda olabilir.
Uzayan (> 10-14 gün) üst solunum yolu
enfeksiyonu bulguları, pürülan burun akıntısı, burun tıkanıklığı, orta meatusda
pürülan akıntı, burun mukozasında hiperemi, yüz ve baş ağrısı, kötü ağız kokusu
sıralanabilir.
Ateş ciddi vakalarda eşlik
eder. Birçok vakada bulunmaz veya subfebrildir. Sinüzit tanısı klinik bulgulara
dayanır.
Akut tonsillofarenjit:
Tonsil ve farenks bölgesi
enfeksiyonlarında coxsackie virüsler, Epstein-Barr virüs, adenovirüsler,
herpesvirüsler sayılabilir.
Bakteriyel etkenlerde ise
önemli etken S pyogenes ( A grubu beta hemolitik streptokok, GAS) dir.
Aşılamadan sonra difteri artık
görülmemektedir.
GAS tonsillofarenjitinde boğaz
ağrısı, ateş ve servikal bölgede ağrılı bir adet lenfadenopati ana bulgulardır.
Deride eritem, çilek dili bulgusu, karın ve baş ağrısı eşlik edebilir.
Konjunktivit ise görülmez, burun akıntısı ve öksürük nadirdir.
İnfluenza (Grip):
İnfluenza sadece bir solunum
yolu enfeksiyonu olmayıp sistemik bir hastalıktır. Etken RNA’lı bir virüs olup
esas olarak kanatlıların etkenidir. İnsan ise bilinen bir ara konaktır. Zoonoz
bir enfeksiyondur.
İnfluenza A veya B insanda
hastalık yapsa da ağır hastalıklardan ve salgınlardan esas sorumlu olan
İnfluenza A dır.
Damlacık yolu ile bulaşmayı
takiben hızla hastalık bulguları gelişir.
Yüksek ateş, miyalji, burun
akıntısı ve tıkanıklığı, öksürük, baş ağrısı, karın ağrısı, ishal görülebilir.
Akut Orta Kulak İltihabı:
Akut orta kulak iltihabı (AOM)
beş yaş altı çocuklarda daha sık görülen bir hastalıktır
Etkenlerde ilk sırada S pneumoniae yer alır.
Bunu H influenzae, M
catarrhalis izler.
Yüksek ateş, kulak ağrısı,
kusma, huzursuzluk gibi bulgular görülür.
Tanısı kulağın otoskopik
muayenesi ile mümkündür.
Klinik semptomları olan vakalarda kulak
zarında matlaşma, hiperemik renk değişimi ve orta kulak boşluğunda efüzyonun
gösterilmiş olması tanı için gereklidir.
Kulak zarının sadece biraz hiperemik olması
mirinjit olarak adlandırılır birçok üst solunum yolu enfeksiyonu sırasında
eşlik edebilir.
AOM tanısında ise ciddi klinik
semptomlar, kulak zarı bulguları ve orta kulak boşluğunda efüzyon bulunması
gerekir.
AOM tanısı klinik tecrübe gerektirir,
mirinjitten ayırt edilmelidir.
Akut larenjit:
Parainfluenza virüsler önde gelen etkendir.
Bakteriyel etken olma olasılığı
düşüktür ve aşılama ile difteri artık görülmemektedir.
Ani başlangıç, ses kısıklığı,
stridor tablosu, ateşin olmaması tipik bulgularıdır. Epiglotit yine Hib
aşılaması sonrası nadiren gözlenir. Dramatik solunum sıkıntısı, toksik görünüm
ve bakteriyemi bulguları ile karakterizedir.
Laboratuvar testler: ,
Viral etkenler içinde influenza virüs dışında
diğerlerinde etkene yönelik bir tedavi bulunmamaktadır.
Bu nedenle influenza
düşünülen vakalarda burun mukozasından direk alınan sekresyon örneğinde hızlı
influenza testleri yapılabilir, İnfluenza A/B yi yakalayabilir. Tanısal değeri
yaklaşık %70-75 değerindedir.
Diğer bir tanısal testte GAS ‘lar için boğaz
salgısı örneğinde hızlı Strept-A testi ve boğaz kültürüdür. Strept-A testinin
tanısal değeri %75-80 iken, boğaz kültürünün testi ise %96 dır. Bu iki test
bize kesin tanıya ulaşmamızda yardımcı olabilir.
Diğer kan testleri tam kan
sayımı, CRP değeri direk tanısal bir anlam ifade etmez, ancak EBV enfeksiyonu
düşünülen vakalarda yardımcı olur.
Bakteriyemi olasılığı olan vakalarda ise
hemokültür istenebilir.
Tedavi:
Birçok üst solunum yolu enfeksiyonun önde
gelen etkenleri viral olduğu için, özellikle 5 yaş altı çocuklarda antibiyotik
kullanımı gereksizdir.
Fayda sağlamaz, inanılanın aksine bakteriyel enfeksiyon
gelişimini de engellemez.
Antibiyotik kullanımı bakteriyel direnç gelişmesine
neden olur, ciddi maddi kaybı beraberinde getirir ve solunum yolu florasında
bakterilerin ortadan kalkmasına neden olarak viral hastalığı daha da
ağrılaştırabilir.
Elbette antibiyotiklerin olası yan etkilerini de beraberinde
getirir.
Bir kez antibiyotik kullanmak ileride olabilecek antibiyotik kullanımı
kolaylaştırır, tetikler.
Ailelerin viral enfeksiyonlar sırasında kullanımı ile
kazandıkları antibiyotik tecrübesi antibiyotiğe güveni artırır ve ileride
ailelerin antibiyotik isteklerini destekler, bu da antibiyotiklerin hatalı
kullanımına zemin oluşturur.
Hekimler üst solunum yolu enfeksiyonlarının klinik
bulgularını iyi öğrenerek buradaki enfeksiyonları ayırt edebilirse, tanısal
testleri doğru kullanırlarsa, hastaya gerekli zamanı ayırabilirlerse, her
pürülan burun akıntısına sinüzit tanısı koymayıp bunun viral enfeksiyonlarda da
olabileceğini kavrarlarsa, antibiyotikler bu derecede reçete edilmeyecektir.
Günümüzde konjuge bakteri aşılarının geliştirilmesi, ülkemizde de kullanımda
olması bakteriyel etken olma olasılığını düşürmektedir.
Antibiyotik
kullanılan alanlar sınırlıdır.
GAS tonsillofarenjitinde penisilin günümüzde ilk
tercih özelliğini korumaktadır.
Akut romatizmal ateş olasılığını ortadan kaldırmak
için kullanılmalıdır.
Akut bakteriyel sinüzit ve akut orta kulak enfeksiyonunda
ilk tercih amoksisilindir. Ancak bu iki enfeksiyonda da ciddi olan vakalarda
amoksisilinin kullanılması önerilmektedir.
Tanısı kesinleşen ve ciddi klinik
bulguları olan, influenza yönünden risk grubunda yer alan vakalarda oseltamivir
tercih edilir.
Epiglotit ise hastaneye yatışı ve intravenöz antibiyotik
kullanımını gerektirir.
No comments:
Post a Comment