Prebiyotik:
Sindirim
sisteminde sindirilemeyen kısa zincirli karbonhidratlardır. Barsağımızdaki
bakterilerin en önemli gıdasıdır. Anne sütü mucizevi bir gıdadır. Anne
sütünün en önemli prebiyotiği oligosakaridlerdir. Anne sütünde oligosakarid
miktarı inek sütüne göre 100 kat daha fazladır.
Tüm
prebiotikler bir çeşit liftir. Ancak tüm lifler prebiotik değildir. prebiotik
olarak kabul edilen maddeler,inulin ve onun türevleri fruktooligoakkarit
laktuloz ve galatooligosakkarittir.
Midede bakteri sayısı 103/gr, ince barsakta 104-106/gr
ve kalın barsakta 1012/g dır. En
fazla bakteri kalın bağırsakta bulunur. Kalın barsak içeriğini asidik hale
gelmesi sağlığımız için çok faydalıdır. Asidik ortamda proteinlerin yıkımı
azalır bunun sonucunda amonyak, amin, fenolik bileşikler gibi toksik maddelerin
sentezi azalır, istenmeyen bakteriyel enzimlerin aktivitesi azalır. Yine asidik
ortamda kalsiyum, magnezyum, demir ve çinko emilimi artar.
Prebiotikler kemiği güçlendirir
Menapoz sonrası yaş ile osteoporoz
sıklığı büyük ölçekte artmaktadır. Örneğin altmış yaşlarında osteoporoz sıklığı
% 10 iken doksanlı yaşlarda % 70 dir. Osteoporozu önlemek için kadınlarda
kalsiyum ve magnezyum alımı artırılmaya çalışılmaktadır. Prebiyotiklerin fermantasyonu ile ortaya çıkan kısa zincirli yağ asitleri mineral emilimini ve barsak geçirgenliğini düzenler. Prebiotik kullanmak
kalsiyum ve magnezyum emilimini artırarak kemiğin kendi yenilemesini sağlar.
Örneğin bir çalışmada 3 ay süre ile bir prebiotik olan hindibağ alımı ile
kalsiyum emiliminin % 42 artığı gözlenirken, TOS veya laktuloz alımı ile
kalsiyum emilimi % 15 artmıştır.
Prebiotikler
amonyak üretimizi azaltır
Laktuloz karaciğer yetmezlik koma
tedavisinde kullanılan bir prebiotiktir. Laktuloz fermentasyon ile yağ
asitlerine dönüşürken kalın bağırsaktaki asiditeyi artırır. Kalın bağırsak
boşalmasını hızlandırır. Laktuloz fermentasyonu kalın bağırsak bakterileri için
bir enerji kaynağı haline gelir. Laktitol laktuloz benzeri etki ile karaciğer
komasında kullanılan bir diğer ilaçtır.
Prebiotikler
vücut savunmamızı güçlendirir, atopik dermatiti azaltır
Bağırsakta vücudun savunma
hücrelerinin yoğun olduğu peyer plağı denilen bir alan vardır. Prebiotikler bu
noktadan vücudun savunma yanıtını güçlendirir ve bu yanıtın dengeli olmasına
katkı sağlar. Özellikle aşılara ve patojenlere karşı savunma sisteminin hafıza
hücrelerini etkiler. Süt çocuklarında oligofruktoz alımı ile kızamık aşısına
karşı oluşan zayıf antikor yanıtın güçlendiği gösterilmiştir. Bir çalışmada 8 gr/gün 4 hafta süre ile oligofruktoz/inulin kullanımı ile orta
yaşlı insanlarda influenzaya karşı antikor yanıtının güçlendiği gösterilmiştir.
Astım, atopik dermatit, ekzema gibi hastalıklar, yabancı antijene karşı immun
sistemin aşırı uygunsuz cevabı ile ilgili hastalıklardır. Prebiotik
içeren mamalar ile beslenme 6-10 aylık bebeklerde atopik dermatit görülme
sıklığını % 44 oranında azaltmıştır. Deneysel fare modellerinde prebiotiklerin
astım gelişimini azalttığı gösterilmiştir. Ne yazı ki bu konuda çocuklarda
yapılmış çalışma bulunmamaktadır.
Prebiotiklerin sindirilememesi ve
fermentasyonu sonucu oluşan B glukan barsakta savunma hücrelerine bağlanarak o hücreyi mantara doğru yönlendirebilmektedir.
Prebiotikler
beyin hücreleri arasındaki bağlantıyı güçlendirir
Bağırsak-beyin arasındaki iletişim
çift yönlüdür. Bu yolun 3 şeriti vardır: Nöronal-hormonal-immun şerit. Vagus
beyinden çıkarak sindirim sisteminin çalışmasını düzenleyen bir sinirdir.
Nöronal şerit denilince büyük ölçüde bu sinir akla gelir. Bağırsaktaki
mikropların metabolik ürünleri, bağırsaktaki vagus sinirinin uç noktaları
üzerinden beyini etkiler.Benimde sık sık üzerinde durduğum gibi bağırsaktan
gelen mesajlar beyinin şekillenmesini sağlıyor.
Parkinson hastalarının, nörolojik
bulgular ortaya çıkmadan enaz on yıl önce kabızlık ile mücadele ettikleri
bilinir. Araştırmacılar yeni çalışmalarda bağırsaktaki belirli bakteriler ile
parkinson hastalığı arasında fonksiyonel bir bağlantı buldular. Kısaca
bağırsakta bulunan bakteriler tarafından üretilen spesifik kimyasallar,
hastalıkla ilgili bazı proteinlerin beyinde birikimine neden olarak kötüleşmeye
neden olduğu gösterildi. Bu çalışma oldukça merak uyandırıcı. Çünkü tıp dünyası
şimdiye kadar beyine odaklanmışken bağırsak ile ilgilenmemiz gerektiğine işaret
etmektedir.
Yaşam boyu hafıza ve öğrenme
mental sağlık için kritik öneme sahiptir. Pek çok çalışmada hem hayvanlarda hem
de insanlarda fermente bileşikler ile hafıza arasında bağlantı olduğu ortaya
konmuştur. orta yaştaki erişkinlerde iki çalışmada değişik prebiotiklerin
kullanımı ile hafıza performansını düzeldiği gösterilmiştir.
Prebiotikler
her otizm hastasında faydalı olmayabilir
Otizm semptomlarının şiddeti ile
gastrointestinal yakınmaların yoğunluğu arasında güçlü bir ilişki vardır.
Sindirim problemlerini yoğun olarak yaşayan otizm hastalarının dışkı incelemesinde
yoğun klostridum bakterisi, bifidobakter eksikliği saptanmıştır. Bir kaç
prebiotik birden içeren buğday lifi ürünü olan Nutriose kullanımı ile
Clostridum türünün azaldığı bifidobakterilerin arttığı gösterilmiştir. Otizm
hastalarında probiotik ile flora bozukluğu düzelmiyorsa prebiotik ilavesi bu
anlamda önemli ve faydalıdır. Yalnız burada bir uyarı yapmakta fayda var: Deneysel
çalışmalarda propionat ve butiratın adrenal katekolaminleri artırarak, zaten
katekolamin düzeyi yüksek olan otizmli hastalarda olumsuz etkisi olabileceği
gösterilmiştir. Ayrıca bu kısa yağ asitlerinin
beyindeki immun sistemi uyardığı görülmüştür. Prebiotikler üzerinden
bakterilerin üreteceği propionat ve butirat hariç diğer kısa zincirli yağ
asitleri otizm tedavisindeki önemli hedeflerden birisi olabilir.
Prebiotikler
spastik kolon (hassas bağırsak) hastalarında kullanılmamalıdır
Prebiotiklerin sakıncalı
olabileceği bir diğer hasta grubu hassas bağırsak sendromu (spastik kolon)
hasta grubudur. Fodmap intoleransı
bulunan hassas bağırsak sendromlu hastalarda prebiotik iyi gelmeyecektir. Fodmap früktozun
bir bileşeni olan fruktan, süt şekeri adını verdiğimiz laktoz, yapay
tatlandırıcılar olarak adlandırdığımız poliol türevleri ve kuru baklagillerde
yüksek miktarda bulunan karbonhidrat türü olan galakto–oligosakkaritler
açısından kısıtlı beslenme planına verilen addır.
Prebiotik kaynakları nelerdir ?
Yemeklerin iyi pişirilmesi
çoğunlukla prebiotik özelliği ortadan kaldırır. Bu nedenle mümkün olduğunca
besinler ile çiğ alınması salık verilir. Şişkinlik yapıyorsa miktar
azaltılabilir veya probiotik ile birlikte alınır. İlaç şeklinde sentetik
prebiotik almak yerine besinler ile alınması daha iyidir.
Şimdi prebiotik içeren besin
listesini verelim:
Sarımsak: İyi
bir prebiotik kaynağıdır. Yalnız pişirilirse liflerin çoğu şekere dönüşür ve
etkisizleşir.
Muz: Diğerleri
kadar çok lif içermez. Ancak sindirimi kolaydır.
Yeşil, ham
muz: Sindirime dirençli nişasta içerir. İyi bir prebiotiktir.
Hindiba
kökü: Oldukça iyi bir prebiotik kaynağıdır. Hindiba kökü
kurutularak tozu elde edilir. Pişirilirse içindeki inulinlerin çoğu şekere
dönüşür. İnulin mide problemlerine yol açabildiği için pek çok kahve üreticisi
inulin düzeyini minumumda tutma eğilimindedir.
Kuşkonmaz: En
büyük prebiotik kaynağıdır.
Akasya
sakızı: Bugün besin sanayide % 80 oranında stabilizatör olarak
kullanılan prebiotiktir.
Enginar: Enginarın
çiğ yenmesi mümkün değildir. Eğer tuzlu su da bekletilirse prebiotikleri pişme
sırasında korunur.
Pırasa: Sarımsak
% 17, soğan % 9, pırasa ise %12 oranında prebiotik içerir.
Soğan: İyi
bir prebiotik kaynağıdır. Ancak diğer prebiotik kaynakları gibi pişirilirse
şekere dönüşür.
Kepekli
tahıllar: İyi bir lif içeriğine sahiptir. Amerikan filmlerinde sabah
kahvaltıda kepekli yulaf aldıklarını görürüz. Tahıl ekmeği sindirime dirençli
nişasta ve b-glukan içerir.
Baklagiller: Özellikle
beyaz fasülye iyi bir prebiotik kaynağıdır. Eğer şişkinlik yapıyorsa ya az
yenilmeli, yada bir probiotik (turşu) ile birlikte yenilmelidir.
Kök
bitkileri: Tatlı patates, kabak, pancar, havuç, şalgam, lahana,
karnıbahar
Elma
sirkesi: Doğal elma sirkesi (market sirkesi değil) çok iyi bir
prebiotik kaynağıdır.
Meyvalar: Avakoda,
elma, kivi
Doç.Dr.Hasan
Önal
www.beslenmebulteni.com dan alıntıdır.
No comments:
Post a Comment